top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıTolga BARE

Yapay zekâda ölümsüzlüğü keşfetmiş olabilir miyiz?


"Yaşamak nedir sizce? Donup taş kesilmemek mi sadece?" Jeanne d'Arc


Bu pazar aklımdaki soru: Yapay zekâ ve ölümsüzlük arasında bağlantı ve etkileşim olabilir mi? Bunca yatırım, kişinin yaşamını kolaylaştırmak yerine, bireyi sonsuz ve sınırsız kılmaya dair olabilir mi? Kısaca bakalım...


Bu konuya değinmeden önce nelerin bunu etkileyebileceği ve hazırlıkların nasıl yapıldığına bakmakta yarar var.


Sağlık ve Yaşam Süresi Uzatma: Yapay zekâ, tıbbi teşhisler ve tedaviler üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Büyük veri analizi ve makine öğrenme kullanarak hastalıkları daha hızlı ve doğru bir şekilde teşhis edebilir, kişiselleştirilmiş tedavileri önererek yaşam süresini uzatabilir. Bu, insanların daha uzun süre sağlıklı bir şekilde yaşamalarına yardımcı olabilir.


Yaşlanma karşıtı (Anti-aging) Araştırmaları: Yapay zekâ, yaşlanma sürecini anlama ve yavaşlatma konusundaki bilimsel araştırmalara katkıda bulunabilir. Genetik verileri analiz ederek veya yaşlanma ile ilişkili biyolojik işaretleri tanımlayarak yaşlanma sürecini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.


Sayısal Ölümsüzlük (Dijital İmmortalite) : Bazı insanlar, bilinçlerini bir gün dijital bir varlık olarak sürdürebileceklerini veya beynin bir tür yedek kopyasını yaparak "dijital ölümsüzlüğü" elde edebileceklerini düşünüyor. Yapay zekâ, bu tür bilinç aktarımı veya simülasyon çabalarına yardımcı olabilir, ancak bu konu hâlâ çok spekülatif ve etik sorunlar içeriyor.


Ölümsüzlük Yanılsaması (İllüzyonu): Bazıları, ölümsüzlüğün fiziksel olarak yaşamın sonsuzluğu anlamına gelmediğini ve aslında bir tür bilinç, kültürel miras veya başka bir şekilde devam eden bir etkide bulunma olarak da anlaşılabileceğini savunur. Bu bağlamda, yapay zekâ, insanların dijital olarak miraslarını ve düşüncelerini gelecekteki nesillere aktarmalarına yardımcı olabilir.


Yazıma referans olan ana düşünce tam da sayısal ölümsüzlükle ilgili.


Bu mümkünse?


Ortadan kalkan bedenlerimizdeki zihin bölümünü, birkaç dizimin oluşturduğu sayısal veride yaşatabilirsek? Trilyonlarca veri bir yerde toplanabilecek ve en önemlisi bizi biz yapan "Anılarımızı" yorumlayabileceksek...


Bunu ister miydik?


Ya da gelin hepsini bir kenara bırakarak, yazıya temel oluşturan ana soruya işaret edelim:

Yaşamak nedir?


Yaşadığımızı kendimize nasıl ispat ederiz?


Her bir solunum, kaslarımızın sıcaklığı ya da çevresel farkındalığımız yaşadığımızı ispat etmek için ne denli yeterli?


Yaşamak, etkileşimsiz mümkün mü?


Birbirimizle iletişim kurmadığımız sürece "Yaşıyorum" diyebilir miyiz? Bu iletişimde duygular yoksa... Hatalar, iyilikler, alınganlıklar, kırılganlıklar, üzüntüler, sevinçler, coşkular, aşk yoksa...


Yaşamak nedir ki?


Hangi sayısal veri bize bu duyguları yaşatabilir?


Belki de "Gerek yok" diyeniniz olacak.


Bu duyguları yaşadık da ne oldu? Öyle ya... Başımıza ne geldiyse duygularımızdan gelmedi mi?


Peki başımıza gelen ve "İyi" diye tanımladığımız duygular, aynı zamanda yaşadığımızı da göstermedi mi?


Çocuğumuzu kucağınıza aldığınız ilk an, evlendiğiniz ya da ayrıldığınız andaki hislerinizin yüceliği, okulda ya da işte başardığınızı hissettiğiniz o an, bir yakınınızı kaybetmenin verdiği derin sızı... Hangi yazılımla sağlanabilir?


Bu pazar size yaşamanın ne olduğunu tekrar gözden geçirmenizde işe yarayabileceğini umduğum konulardan bahsetmek, biraz da ruhunuza dokunabilmek istedim.


Siz "Yaşıyorum" diyebiliyor musunuz?


Sevgiyle...




166 görüntüleme1 yorum

1 Comment


Gülcan Yılmaz
Gülcan Yılmaz
Sep 17, 2023

Yaşat ki yaşayasın....

İyiliklerimle,kırılganlığımla,içten gelen neşemle,acılarımla yani duygularımla,az iletişimimle,nezaketi adaleti,güveni odak noktama koyarak, m.s.2023 yılında yaşayabiliyorum...

Like
bottom of page